SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ADAK BAHSİ

<< 1638 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

1 - (1638) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي ومحمد بن رمح بن المهلب. قالا: أخبرنا الليث. ح وحدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث عن ابن شهاب، عن عبيدالله بن عبدالله، عن ابن عباس؛ أنه قال:

 استفتى سعد بن عبادة رسول الله صلى الله عليه وسلم في نذر كان على أمه، توفيت قبل أن تقضيه. قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (فاقضه عنها).

 

[ش (استفتى سعد بن عبادة) أجمع المسلمون على صحة النذر ووجوب الوفاء به، إذا كان الملتزم طاعة. فإن نذر معصية أو مباحا لم ينعقد نذره ولا  كفارة عليه].

 

{1}

Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ite Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivayet ettiler.  (Dedilerki): Bize Leys haber verdi. H.

Bize Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, İbni Şihâb'dan, o da Ubeydullah b. Abdillâlı'dan, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayette bulundu ki, şöyle demiş:

 

Sa'd b. Ubade Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den, annesinin borcu olan bir adak hakkında fetva istedi. Annesi bunu ödeyemeden ölmüş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Onun namına onu sen ödeyiver!» buyurdular.

 

 

(1638) - وحدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وعمرو الناقد وإسحاق بن إبراهيم عن ابن عيينة. ح وحدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس. ح وحدثنا إسحاق بن إبراهيم وعبد بن حميد. قالا: أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر. ح وحدثنا عثمان بن أبي شيبة. حدثنا عبدة بن سليمان عن هشام ابن عروة، عن بكر بن وائل. كلهم عن الزهري. بإسناد الليث. ومعنى حديثه.

 

{…}

Bize yine Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Ben Mâlik'e okudum. H.

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd ve İshâk b. İbrahim de İbni Uyeyne'den rivayet ettiler. H.

Bana Harmele b. Yahya dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H.

 

Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dedilerki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. H.

 

Bize Osman b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman, Hişâm b. Urve'den, o da Bekir b. Vâil'den naklen rivayet etti.

 

Bu râvilerin hepsi Zührî'den, Leys'in isnâdiyle, onun hadîsi mânâsında rivayette bulunmuşlardır.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî ile Nesâî «Vasâyâ» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

 

Nezir yâni adak: Bir kimsenin ibâdet veya sadaka gibi bir şeyi teberru' cihetiyle kendisine borç kılmasıdır. Nezir meşru' bir ibâdettir. İbâdet olması namaz, oruç ve sadaka gibi bir şeyle yapıldığı içindir. Meşru' olması da yapılan nezirlerin ödenmesi babında âyet ve hadîsler vârid olduğundandır. ALLAH Teâlâ :

 

Nezirlerini ödesinler!» [Hac 29] buyurmuştur. Bu bâbta birçok hadîsler ve icma-ı ümmet de vardır. O hadîslerden biri de buradaki Sa'd b. Ubâde (Radiyaltahu anh) hadîsidir.

 

Hz. Sa'd'ın annesi Amra binti Mes'ûd'dur. Amra binti Sa'd b. Kays'dır diyenler de olmuştur. Bu kadın müslümanlığı kabul ile Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bey'at etmiş ve hicretin ellinci yılında Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Dûmetü'l-Cendel gazasında iken vefat etmiş; oğlu Sa'd (Radiyallahu anh) yanında imiş. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Etendimiz onun cenaze namazını kabrinin üzerine kılmış.

 

Amra (Radiyallahu anh)'ın ne adadığını bildiren eserler muhteliftir. Bazıları köle âzâdı olduğunu, bir takımları oruç, diğerleri sadaka adadığını göstermektedir. Kaadî iyâd: «İhtimâl ki bu adak, hadîslerde beyan edilen şeylerden hiç biri değildir.» diyor.

 

Bu hadîsin şerhinde Nevevî şunları söylemiştir: «Nezrin sahîh olduğuna ve iltizâm edilen şey taat ise onu ifânın vâcib olduğuna bü­tün müslümanlar ittifak etmişlerdir. Ma'siyet yahut pazara girmek gibi mubah bir şey ise o kimsenin nezri mün'akid olmaz; bizim mezhebe gö­re ona keffâret de lâzım gelmez. Cumhûr-u ulemânın kavli de budur. İmam Ahmed'Ie bir takım ulema keffaretin lüzumuna kail olmuşlardır. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«Onun namına o nezri öde!» buyurması, Ölen kimsenin borcu olan hakların ödenmesi icâbettiğine delildir. Bu hakların mâlî olanları bilittifak ödenir. Bedenî ibâdetler hakkında hilaf vardır. Biz o hilafı bu kitabın muhtelif yerlerinde arzettik.

 

Sonra îmam Şafiî ile bir taifenin mezheplerine göre ölen kimsenin borcu olan zekât, keffâret ve nezir gibi mâlî haklar vasiyyeti olsun olmasın insan borcu gibi ödenir. îmam Mâlik, Ebû Hanîfe ve bunların arkadaşları: Bunlardan hiç bir şey ödemek îcâb etmez; meğer ki, vasiyyet etmiş ola! demişlerdir. Vasiyyet edilmeyen zekât hakkında Mâlikiyye uleması arasında hilaf vardır.»

 

Cumhura göre ölen kimsenin borcu olan nezir mâlî şeylerden değilse mirasçısına onu ödemek lâzım gelmediği gibi, nezir mâlî olup ölen şahıs geride mal bırakmamişsa yine ödemesi îcâb etmez, fakat müstehab olur.

 

Zahirîler buradaki Sa'd (Radiyallahu anh) hadîsiyle istidlâl ederek ödemesi lâzım geldiğine kail olmuşlardır. Halbuki bu hadîste Hz. Sa'd'a annesinin borcunun ilzam suretiyle ödettirildiğine dair bir sarahat yoktur. İhtimâl annesinin terikesinden ödemiş, yahut kendi malından teberru' etmiştir. Cumhurun delili: Mirasçının ödemeyi iltizâm etmemiş olmasıdır. İltizâm etmedikçe ödemesi lâzım gelmez.